İstanbul’da bazen gerçek kaçamaklar, kalabalığın arasında fısıltıyla yaşanır. Herkesin gördüğü ama kimsenin fark etmediği o küçük anlar, bazıları için hayatın en unutulmaz detaylarına dönüşür. İşte Elif ile olan görüşmeler de tam olarak böyle bir yerde başlar: kalabalıklar arasında kaybolan, ama yalnızca ikinizin bildiği bir gerçeklikte.
Elif, sıradan bir kadının ötesinde; şehveti zarafetle buluşturan, konuşmalarında huzur, teninde ise tutku barındıran bir kadındır. Onunla iletişim kurmak zorlu bir süreç değildir. Ancak asıl mesele, onunla geçirdiğin zamanı anlamak ve sindirmek olur. Çünkü Elif’le geçen her dakikanın içinde hem bir kadının sıcaklığı hem de gizliliğin büyüleyici çekiciliği gizlidir.
Bu buluşmalar sıradan bir otel odasında geçiyor olabilir ama atmosfer asla sıradan değildir. Odaya girdiğinde seni karşılayan sadece güzel bir beden değil; aynı zamanda göz temasıyla içini okuyan, gülümsemesiyle seni rahatlatan biri olur. Elif, her zaman kontrollü, sakin ve ne istediğini bilen bir tavırla seni karşılar. Sohbetle başlar her şey. Kahkahalarla veya kısa bakışlarla gelişir. Ardından tenin dokunuşu, kelimelerin yerini alır.
Onunla sevişmek, bir şehvet patlamasından ziyade içgüdüsel bir uyum gibidir. Bedenleriniz birbiriyle konuşur, ihtiyaçları karşılıklı tamamlayan bir bütünlükte buluşur. Elif, sınır çizmektense sınırları hissettirmeyen bir zarafetle yaklaşır. Onunla yaşadığın deneyim, aceleyle değil, zamanın akışına bırakarak ilerler. Bu da buluşmayı sıradanlıktan çıkarıp, hafızaya kazınan bir hatıraya dönüştürür.
Her görüşmenin sonunda bir sessizlik olur. Ne konuşulması gerekenden fazla bir kelime söylenir ne de yapmacık veda cümleleri kurulur. Çünkü bu görüşmelerde roller değil, duygular paylaşılır. Ve en önemlisi, Elif seni bir müşteri olarak değil, bir sırdaş, bir kaçamak dostu olarak görür.
Elif’le geçirilen zaman, İstanbul’un kalabalığı arasında kurulan sessiz bir sığınak gibidir. Her şey kontrol altında ama aynı zamanda duyguların özgür olduğu bir dünyadır. İşte bu yüzden Elif’le yapılan gizli görüşmeler, sadece bedenin değil, zihnin de uzun süre unutamayacağı bir iz bırakır.
